Ana sayfa ÜlkelerPortekiz Porto – Yeme İçme

Porto – Yeme İçme

yazan Melis Büyükerk

Porto’da gidebileceğiniz çeşit çeşit restoran, kafe ve bar bulunuyor. Biz bu seyahatimizde gittiğimiz yerleri biraz araştırmalarımıza göre, ama daha çok tavsiyeler üzerine seçtik. Genellikle gittiğimiz yerlerden çok memnun kaldık. Özellikle akşam gideceğiniz yerlere önceden rezervasyon yaptırmanızı kesinlikle öneririm. Ben nedense seyahatimiz boyunca bu konuda çok kötüydüm, saatleri asla tutturamadım. Yine de halloldu tabi bir şekilde 🙂

İlk akşam, evimizin hemen aşağısındaki Cantinho de Avillez‘de yedik. Burası Lizbon yazısında da bahsetmiş olduğum Jose Avillez‘in bir başka restoranı, kendisi buralarda çok ünlü ve farklı farklı konseptlerde restoranları bulunuyor. Burası ise küçük bir restoran, dolayısıyla yediğinizden daha çok keyif almak istiyorsanız nereye oturduğunuz önemli. Biz, yanımızdaki masaya çok yakındık ve oturanlardan biraz rahatsız olduk. Onun dışında yemekler çok güzeldi. Tatlıların ise porsiyonları küçük olsa da tadı damağımızda kaldı.

Ertesi gün benim gidene kadar çok heyecanlandığım Leitara da Quinta do Paço‘ya gittik. Burası bir eklerci! Her çeşit ekler bulabiliyorsunuz ve tatları inanılmaz. Hem de boyutlarına göre çok hafifler, sanırım bu yüzden bu kadar bayıldım. Ayrıca fiyatları da fazlasıyla uygun. Bu arada eklerci Livraria Lello‘nun, yani Harry Potter’ın yazıldığı kitapçının, tam arka sokağında. Dolayısıyla, orayı gezdikten sonra kahve içip, tatlı bir şeyler yemek için ideal bir yer. Ben o kadar çok beğendim ki gitmeden önceki gün tekrar geldik.

Akşam yemeğinde Torreao Restaurante‘ye gittik. Buraya gelirken bomboş dar sokaklardan yürüdük, o yüzden nasıl bir yere geldiğimizi sorguladık biraz (tamamen kullandığımız uygulama ile ilgiliymiş). Ama restoran birkaç katlı, çok tatlı terası olan bir yer. Biz öncelikle şarküteri tabağı aldık, etlerin tadı fena değildi bence. Sonrasında da ben safranlı, karidesli bir makarna yedim. Yemekler benim için çok başarılı değildi ama manzara çok güzeldi. Siz de buraya gelecek olursanız günbatımında gelin mutlaka.

Torreao’dan çıktıktan sonra, Champanheria da Baixa‘ya gittik. Burası da çok tatlı bir yer. Önünde bir telefon kulübesi var, onun yanında da masalar yer alıyor. Buraya çilekli şampanya kokteyli içmek için geldik. Ben çok beğendim, ama yanımdaki arkadaşımın pek tarzı değildi (zaten o niye söyledi anlamadım). Tabi siz burada farklı seçenekler de deneyebilirsiniz.

Ertesi gün Yeatman Hotel’e kahvaltıya gittik. Burası tüm Porto’yu seyredebileceğiniz müthiş bir manzaraya sahip. İster kahvaltıya ister günbatımında bir şeyler içmeye mutlaka gelin. Dışarıdan rahatça girip otelde vakit geçirebiliyorsunuz. Biz geldiğimizde hava güneşli değildi ama o zaman da aşağıdaki fotoğrafta olduğu gibi çok etkileyici manzaralar ortaya çıkıyor.

Porto’ya gelince kesinlikle gidilecek yerlerden bir tanesi de Majestic Cafe. Tahmin edersiniz burası da çok turistik, sizi sırayla içeriye alıyorlar (yağmur yağıyor olsa da). Fakat, içerisi çok güzel ve özellikle balık çorbası denemeye değer.

Bir sonraki akşam yemeğimizi merakla beklediğim Cafeina‘da yedik. Burası ambiyans olarak çok güzeldi bence. Ama ne yazık ki (sanırım bizim şanssız günümüzdü), işe yeni başlayan bir garsonu bizim masaya bakması için görevlendirdiler. Çok iyi niyetli olsa da, hiçbir istediğimizi doğru getirmemekle birlikte, sürekli unutup ne istediğimizi sordu. Bunun üzerine, bizim önümüzde şefi ona kızdı derken bizim keyfimiz iyice kaçtı. Halbuki burası hakkında çok iyi şeyler duymuştuk. Neyse, sonuç olarak burası ile ilgili en güzel deneyimimiz carpaccio oldu.

Sonraki gün Dom Luis I köprüsünden diğer tarafa geçtik ve sahil kısmını baştan sona dolaştık. Öğle yemeğini de orada yan yana olan restoranlardan gözümüzü kestirdiğimiz bir tanesinde yedik (sanırım turunculu bir yerdi). Burada yediğimiz balıklar bence çok başarılıydı. Çok acıktığımız için öylesine girmiştik ama beklentimizin üstünde bir tat bulmanın mutluluğuyla oradan çıktık. Sizin de yolunuz o taraflara düşerse bir tanesinde şansınızı deneyin!

Vila Nova de Gaia‘da yan yana bir sürü şarap mahzeni bulunuyor. Bunların hepsinde farklı farklı köklü ailelerin Porto şaraplarının tanıtımı ve tadımı yapılıyor. Biz Ferreira‘ya girdik. Burası, 1751’de Ferreira ailesi tarafından kurulmuş ama şimdi şarapları başkaları yapıyormuş. Turumuzu tamamladıktan sonra tadımımızı yaptık ve fark ettik ki Porto şarabı çok da bize göre değilmiş. Porto şarabını normal şaraplardan ayıran şey, tatlı olması.

Bu arada bizim gitmek istediğimiz ancak vakit kalmayan bir şarap mahzeni de Sandeman. Siz mutlaka deneyin, Porto şarapları içerisinde en iyisi oymuş.

Porto’daki son akşam yemeğimizi Ostras & Coisas‘ta yedik. Burası deniz mahsülleri restoranı. Yediğimiz her şey gerçekten çok lezzetliydi. Servis çok iyiydi, bizimle ilgilenen garson neredeyse tüm masalarla sohbet etti. Bize de tüm balıkları anlattıktan sonra çok özel bir şey yapacağını söyledi. Ne balığı olduğunu bile bilmiyorum ama tadı inanılmazdı, o kadar kendimizden geçmişiz ki fotoğrafı yok.

Bizim bir türlü gitmeyi başaramadığımız fakat çok tavsiye edilen bir diğer yer de Casa Ines. Biz açık olduğu saatleri tutturamadık ne yazık ki (sabah kaçta açılıyor emin değilim ama 3’te kapanıp, akşam 7:30’da tekrar açılıyor). Ama Porto ile ilgili içimde kalan şeylerden bir tanesi, buradaki kızarmış ahtapotlu pilavı yiyememek. Siz giderseniz benim adıma bir tadına bakmayı unutmayın.

Bu yazıda geçen yerleri özetleyecek olursak:

İlginizi Çekebilir

Bir Cevap Yazın