Bu sene bir türlü havalar ısınamamış olsa da bahar temizliğinin ufak ufak vakti geldi gibi. Zamanın akıp gitmesi, o mis gibi kokunun bütün evi sarması herhalde sadece benim hoşuma gitmiyordur. Hiçbirimizin sürekli temizlik yapacak vakti olmasa da düzenli temizlik yapmanın fark yarattığını aslında hepimiz her gün görebiliyoruz.
Temizlik dediğimiz kavramın, Asya’da farklı anlamlar da içerdiğini biliyor muydunuz? Shoukei Matsumoto, yazdığı Bir Keşişin Temiz Ev ve Zihin Rehberi’nde* klasik temizlik yönergelerinden bahsederken, temizliğin Budizm’de ve tapınaklarda kabul edilen ruhsal noktalarına da değiniyor.
Japonya’da temizlik aynı zamanda zihni geliştirmekle ilgili. Hijyen dışında, dini ve ruhsal bir anlam da ifade ediyor. Tapınaklardan yola çıkacak olursak, temiz olup olmamasına bakmadan her gün düzenli bir şekilde her yer temizleniyor. Bunun sebebi, temizlik yapmanın kişinin aynı zamanda zihnini ve kalbini temizlediğine inanılması.
Güne başlamadan önce temizlik yapmanın zihni tazelediğine ve kafanızı berraklaştırdığına inanılır. Ortamınızı havalandırarak doğayla etkileşim kurun, havayla bütünleşin. Camlarınızı düzenli silin; pencerelerinizin kirli olması, zihninizin de bulanık olması demektir. Dolap kapaklarını ve çekmeceleri her zaman kapatın; açık kalmaları, kalbinizin güçsüzleştiğini gösterir. Ortalık toplama işi ise, yatmadan önce geceleri yapılmalı. Kimse dağınık bir eve uyanmak istemez, hele ki evde bu kadar vakit geçirdiğimiz zamanlarda. Kullandığınız eşyalarınızı sonrasında hemen yerine kaldırırsanız, dağınıklıktan kaçınabilirsiniz. İstikrar ve disiplin burada çok önemli. Yapmanız gereken şeyleri ertelemeyin. Kullanmadığınız şeyleri evinizden çıkartın.
Soto Zen mezhebinin Üç Sessizlik Emri‘nde konuşmanın yasak olduğu 3 bölge vardır: (1) Uyudukları, yemek yedikleri ve meditasyon yaptıkları salon, (2) banyo ve (3) tuvalet. Bu 3 lokasyonun ortak elementi ise su. Suyun dünyadaki önemini ve vücudumuzda geçirdiği transformasyonunu fark etmemiz ve düşünmemiz için sessizlik ön plana çıkarılıyor: Suyu harcamamak, suyu kullanırken gerçek benliğimize dönmek, suyla temizlenirken aynı zamanda saflığımızı korumak ve kalbimizdeki kiri yok etmek.
Ev işi, en nankör işlerden biridir. 1 gün temizlik yapmasanız veya ortalığı toplamasanız olmaz. Sildiğiniz yer biraz sonra yine kirlenir, topladığınız yapraklar ağaçlardan bahçenize tekrar düşer. Lekeler zihnimizdeki huzursuzluktur, kir vücudunuzda ve ruhunuzda birikir; kıyafetinizde bir leke olsa aklınızda ve odağınızda bütün gününüzü o lekeyi düşünerek geçirirsiniz.
Bahçeniz ise vücudun ve ruhun çevreyle etkileşime girebildiği tek yerdir. Dağınık veya kirli bir alan içsel fırtınalarınızın yansımasıdır. Geçmişe takılmak veya gelecek kaygısı yaşamak yerine, anda kalmak (mindful olmak) önemlidir; temizlik yapmak da bunun bir eğitimidir. Evinizi parlatırsanız, kalbinizi ve ruhunuzu da parlatırsınız, kirden arınırsınız.
Nesneleri dönüştürün. İşinize yaramayan ve çöp olarak gördüğünüz nesneleri atmadan önce onarmaya veya farklı şekillerde kullanmaya çalışın. Hızlı tüketim, kalp yorgunluğuna yol açar. Ürünleri uzun kullandıkça, insan ilişkilerinin de geliştiğine inanılır.
Aldığımız nefeslerin sayılı olduğu söylenir. Solunum sistemi biz herhangi bir güç veya bilinç kullanmadan kendi kendine devam eden bir sistemdir. Üzüldüğümüzde, sevindiğimizde, kızdığımızda değiştiğini fark ederiz. Oysa ki vücut dediğimiz bu mekanizmada kontrol edebildiğimiz tek şey nefesimizdir. Uzun ve yavaş nefesler almak bu sebeple çok önemlidir. Kalbinizi açarken ve ruhunuzu parlatırken nefesinizin farkında olun!
*Shoukei Matsumoto’nun Bir Keşişin Temiz Ev ve Zihin Rehberi kitabını merak ederseniz, buradan göz atabilirsiniz.