Covid-19 ile birlikte zor zamanlar devam ediyor. Neredeyse her öksürdüğümüzde korkuyor, her hapşırana kötü gözlerle bakıyoruz. Ofis hayatımız ise bu süreçten en çok etkilenen nokta desek yanlış olmaz diye düşünüyorum.
Sayılar azalıyor derken sayıların tekrar yükseldiği bir dönemdeyiz. Kimi uzmanlar bunun 2021 yazına kadar devam edecek bir süreç olduğunu savunurken, kimileri de 2023’e kadar devam edecek diyor. Bu belirsizlik sürecinde ise moral ve motivasyonumuzu korumamız iyice zorlaştı.
Yaz tatili nispeten rahat geçmiş olsa da, kışın zor geçeceğine dair hemen hemen bütün uzmanlar uyarılarına başladı.
Peki bu süreçte bizi neler bekliyor ve iş düzenimizi nasıl normalleştirebiliriz?
1- Mesai saatlerine uyun.
Hepimiz çok çalışıyoruz, hepimizin acil işleri var ve tüm işlerimiz önemli. Ancak mesai saatlerinin bir sebepten ötürü belirlenmiş olduğunu da unutmamak lazım. Bunlar, insanların en uzun süre efektif olabileceği zamana göre ayarlanmış saatlerdir.
Mesai saatlerine uymanız kendinize vakit ayırmanıza da yardımcı olurken, tükenmişlik sendromuna girmemeniz için de oldukça önemlidir. Unutmayın; siz iyi olmazsanız zaten iş iyi olamaz. Mustafa Koç’un da dediği gibi: “İş hiçbir zaman bitmez, bilgisayarı ne zaman kapatmanız gerektiğini bilmelisiniz.”
İş hayatınıza önem verirken kendi hayatınızı kaçırmamak çok önemli. Hele ki içinde bulunduğumuz belirsizlikle birlikte, ruh sağlığınızı korumanız çok değerli. Evden çalışmak, işte yaşamak demek değildir.
Hepimizin bildiği üzere, iş hiçbir zaman bitmez. Sürekli evden çalışmamız da mesai saatlerinin karışmasına ve iş arkadaşlarımız tarafından sürekli müsaitmişiz gibi algılanmamıza sebep olabiliyor. Bunun sizin elinizde olduğunu unutmayın. Zaman zaman mesai saatlerimiz uzasa da, bunun bir rutin olmamasına dikkat edin.
2- Kısa molalar vermeyi ihmal etmeyin.
Belirli aralıklarla mola vermeyi unutmayın. Bu, tekrar şarj olmanıza olanak sağlarken, aynı zamanda kafanızı toplamanıza yardımcı olacaktır.
Küçük esneme hareketleri, bol su tüketimi ve kafanızı boşaltmanız için kendinize vereceğiniz 10 dakikalık kısa molalar daha verimli olmanıza yardımcı olacaktır.
3- Çalışma alanınızı yaşam alanınızdan ayırın.
Evinizin içerisinde çalışacağınız bir alan yaratmak her ne kadar evden çıkmasanız da özel hayat-iş dengesini kurmanıza destek olacaktır. Çalışmanız gerektiğinde belirli bir yerde olmanız, evin diğer bölümlerindeyken yaşanılacak çalışmak zorunda olma hissini azaltacaktır. Bu sebeple nasıl eskiden ofise gittiğimizde çalışıyorsak, şimdi de ev içerisinde belirlediğimiz alanda çalışmamız mesai saatlerine uymamız açısından faydalı olacaktır.
4- İş arkadaşlarınızla iş dışında da toplantılar yapın.
Toplantılar günlük rutinimizin bir parçası. Evde olmamızla birlikte de bunlar online ortamda, daha yoğun bir şekilde devam ediyor.
Bu noktada sürekli iş konuşmak yerine, ara sıra sosyal konular konuşmak için toplantı yapmanız, hem rahatlamanıza yardımcı olacaktır hem de iş ortamında dirsek dirseğe çalışma hissi olmasa da ekip arkadaşlarınızla sağlıklı bir bağ kurmanıza destek olacaktır.
Aynı zamanda bu şekilde, bir toplantı davetinde oluşan “yine iş geldi” algısını da kırabilirsiniz 🙂
5- Sürekli evden çalışmak zorunda hissetmeyin.
Evet, etrafta gezen bir virüs var ve hepimiz kendimizi bundan korumaya çalışıyoruz. Bu korkuyu hepimiz hissediyoruz ancak, kendimizi sürekli eve kapatmamız da gerekmiyor.
Kalabalık saatlerden uzak durarak, kişisel mesafeye özen göstererek, sakin, tercihen açık havada oturabileceğiniz mekanları tercih ederek ara ara sosyalleşmek veya bir kafeden çalışmakta bir sakınca yok.
Arkadaşınızın evinden beraber çalışmak da yine mekan değişikliği olacağından duygu durumunuzu ve keyfinizi olumlu anlamda değiştirebilir diye düşünüyorum Sonuçta hepimizin dezenfektanları yanımızda. Kolonyalarınız da hazır mı? 🙂
