Yeşilyurt Köyü

yazan Melis Büyükerk

Yeşilyurt Köyü, Kaz Dağlarının dibinde yemyeşil, sessiz, sakin bir köy. Biz Adatepe’de kaldığımız için burayı sadece ziyaret ettik (aslında kalınabilecek birkaç butik otel var) ama taş evler, dar dar sokaklar birbirine çok benziyor. Köyün sokaklarında kaybolmak, özellikle de yolda yürürken bir dondurma alıp öyle dolaşmak çok keyifli.

Köyün tarihi

Yeşilyurt Köyü’nün yaklaşık 700 yıllık geçmişi olduğu tahmin ediliyor. Köyün, aşağı yukarı 200 kişilik bir nüfusu var. İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet, Türkmenlere yardımları karşılığında bu köyü hediye etmiş. Onlar da ev yapmak için Rum taş ustalarını davet etmişler ve bir süre sonra burada hep birlikte mutlu mutlu yaşamaya başlamışlar. Fakat Yunan işgalinden sonra, Rumlar Yunanistan’a dönmek zorunda kalmış. Dolayısıyla, burasının eski Rum köyü olarak bir ünü olsa da, aslında pek öyle değil.

Yeşilyurt Köyü bir sit alanı olduğu için, tüm yapılar eski evlere sadık kalınarak restore ediliyor. Bu da köyün bütünlüğünün bozulmamasını sağlıyor. Biz köye girdiğimiz anda, karşımıza Yeşilyurt Konağı çıktı, burada tam da eski zamanlardaki gibi, yaşlı amcalar oturmuş, gelen geçen insanlara bakıp sohbet ediyorlardı.

Burada neler var?

Köyde karşınıza hediyelik eşya dükkanları, dondurmacılar, minik minik restoran ve kafeler çıkabilir. Öncelikle söylemeliyim ki, burada her şey çok doğal! Dolayısıyla yediğiniz, içtiğiniz her şeyin lezzeti bir başka. Biz otelimizin tavsiyesiyle Kakule Cafe‘ye gittik.

Kakule Cafe’de yemekler günlük çıkıyor. Biz çok aç olmadığımız için bir zeytinyağlı tabağı (içinde 7 çeşit vardı) ve otlu börek söyledik. Ayrıca limonata da içtik. Uzun zamandır ev yapımı limonata içmemiştim, çok hoşuma gitti. Anneannemin çocukken bana yaptığı limonatayı hatırlattı.

Dediğim gibi sokaklarda dondurma yiyerek dolaşmak çok keyifli, o yüzden biz buraya özgü otlu dondurmayı denemeden dönmek istemedik. Ben lavanta ve kekikli denedim. Lavantalı olanın tadı pek bana göre değildi ama kekikli olanı beğendim. Aklımda diğerleri de kaldı, keşke daha fazla deneseydim.

Burası çok keyifli, huzur dolu, insana dinginlik veren bir köy. Ayvacık-Küçükkuyu taraflarına gidecek olanların uğrayıp birkaç saat geçirmesini mutlaka tavsiye ederim 🙂

İlginizi Çekebilir

Bir Cevap Yazın