Venedik

yazan Melis Büyükerk

Venedik, havaalanından, otelimizin teknesinin bizi almaya geldiği kısma çıktığım ilk andan itibaren, benim için çok etkileyiciydi. Biz Splendid Venice‘te kaldık. Havaalanından tekneyle yaklaşık 30-40 dakikada otele ulaştık. Otel çok tatlı, odaları çok güzel. Bence yeri de çok güzeldi ama Venedik’in her köşesi öyle zaten.

Biz Venedik’e perşembe-pazar gittik, öyle olunca görmek istediğimiz yerlerin hepsine gidemedik ama yine bol bol gezdik. Benim Venedik’te en sevdiğim aktivite sokaklarda dolaşmak, kaybolmak oldu sanırım. Her döndüğünüz köşe, karşınıza çıkan her galeri, kafe, dükkan ayrı güzeldi… Nisan, Mayıs, Eylül ve Ekim ayları Venedik’in en keyifli zamanları bence. Havalar çok sıcak veya çok soğukken bu şekilde dolaşmaktan aynı zevki alamayabilirsiniz diye düşünüyorum.

Grand Canal ve Ponte di Rialto‘nun çevresi görülmesi gereken yerlerden. Köprünün üzeri hep çok kalabalık oluyor, o yüzden düzgün bir fotoğraf yakalamak veya sadece manzarayı daha iyi görebilmek için biraz beklemeniz gerekebiliyor. Ama karşınızdaki manzara gerçekten muazzam. Özellikle günbatımına doğru gittiyseniz, gökyüzü inanılmaz bir renk alıyor.

Venedik dendiğinde akla gelecek yerlerden bir tanesi de San Marco Meydanı. Burada katedral, kule, yan yana kafeler, akşamları canlı müzik gibi farklı farklı birçok yerle karşılaşabilirsiniz. Katedral inanılmaz güzel. Karşısında kahve içip oturmak da keyifli oluyor. Kuleye çıkabiliyorsunuz ama biz gittiğimizde kilometrelerce sıra vardı, o yüzden biz çıkmaktan vazgeçtik.

Peggy Guggenheim Museum‘u kesinlikle görmelisiniz. Hem içerisi hem dışarısı mükemmel. İçerisinde hem sürekli bir sergi hem de değişen sergiler var.

Grand Canal üzerindeki Palazzo Grassi de aynı şekilde bir sanat galerisi. Burası Giorgio Massari tarafından tasarlanmış ve 1748-1772 yılları arasında inşa edilmiş. 2006 ve 2009 yıllarında sırasıyla Palazzo Grassi ve Punta della Dogana çağdaş sanat galerisi olarak açılmış. Buralarda gittiğiniz tarihlerdeki kişisel ve kolektif sergileri gezebilirsiniz.

Biz gittiğimizde Eden Fine Art Gallery‘de David Karcov sergisi vardı, o yüzden çok sevinmiştik. Burası arada bir yerde küçük bir galeri, biz yürürken şans eseri bulduk.

İspanyol moda tasarımcısı, ressam ve fotoğrafçı Marino Fortuny‘nin evi olan 15. yüzyıldan kalan Fortuny Museum de mutlaka görülmesi gereken yerlerden bir tanesi.

Dorsoduro‘daki en ünlü yapılardan bir tanesi : Basilica di Santa Maria della Salute. Bazilikaya girmek ücretsiz. ancak kutsal nesnelerin bulunduğu odaya girmek isterseniz bilet almanız gerekiyor (4 EUR). Kubbesi 17. yüzyıldan kalan bazilika, vebadan sağ kurtular tarafından kurtuluşları için teşekkür amacıyla yaptırılmış.

Aman Venice ise aslında 16. yüzyıldan kalma bir saray. Binanın içerisi o kadar etkileyici ki! Sarayın içerisindeki freskler ve Rokoko sanat eserleri, Jean-Michel Gathy‘nin çağdaş eserleri ile dengeleniyor. Otelin küçük bir bahçesi de var. Bu arada George Clooney ve Amal Alamuddin burada evlenmişti.

Belmond Hotel Cipriani Hollywood yıldızlarından kraliyet ailelerine kadar birçok ünlü ismi konuk etmiş, kendine ait adası olan harika bir otel. Otelin tüm odaları San Marco Meydanına bakıyor. Ayrıca manzaranın ve günbatımının keyfini çıkarabileceğiniz bir sürü açık alana sahip.

Kısacası Venedik, çok etkileyici ve mutlaka görülmesi gereken bir şehir. Biz bu gelişimizde sadece bahsettiğim yerleri gezebildik ama aklımızda daha bir dolu yer kaldı.

Venedik’te yeme-içme ile ilgili detaylara bu yazıdan göz atabilirsiniz.

Yazıda bahsedilen yerleri özetleyecek olursak:

İlginizi Çekebilir

Bir Cevap Yazın