Ana sayfa ÜlkelerKenya Sanctuary Olonana: Hipopotamlarla İç İçe Bir Otel

Sanctuary Olonana: Hipopotamlarla İç İçe Bir Otel

yazan Melis Büyükerk

Masai Mara’nın nasıl zengin bir hayvan cenneti olduğunu belgesellerden zaten biliyoruz. Böyle bir yere gelmişken, hipopotamların her sabah odanızın önünden geçeceği veya akşamları içkinizi yudumlarken homurdana homurdana önünüzden akan Mara Nehri’nde yüzdükleri bir otelde kalmak ister miydiniz? Eğer cevabınız evetse, Sanctuary Olonana çok keyifli bir seçenek!

Nehrin kenarında sadece hipopotamlar yok tabi 🙂

Otele ulaşım

Kenya ve Tanzanya yazılarında bahsettiğim gibi Afrika’da ulaşım küçük uçaklarla oluyor. Dolayısıyla biz Giraffe Manor‘dan çıktıktan sonra Nairobi’den uçağa binip Masai Mara’ya geldik. Bu uçuş, bir-iki durakla birlikte yaklaşık bir saat sürdü.

Uçağın indiği yerde bizi, orada kalacağınız süre boyunca bize eşlik edecek rehberimiz* karşıladı. Onunla tanıştıktan sonra otele doğru yola çıktık. Uçağın indiği yer (havaalanı diyemiyorum çünkü toprak bir piste iniyorsunuz ve birkaç küçük uçak dışında bir şey yok) Masai Mara Milli Parkı‘nın içinde yer alıyor. Oradan çıkıp otele ulaşmak yaklaşık yarım saat sürdü.

*Rehber bu seyahatlerde gerçekten çok önemli. Tüm safari programlarınızı onunla belirliyorsunuz ve safarinizin (bazen kahvaltı, kahve saati ve öğle yemekleri de dahil olmak üzere) nasıl geçtiği tamamen ona bağlı.

Sanctuary Olonana

Sanctuary Olonana Mara Nehri’nin önünde olması dolayısıyla çok keyifli bir otel. Bana sorarsanız otelin en güzel tarafı hem ortak alanların hem de tüm odaların önünden geçen nehrin içinden her gün geçen hipopotamlar. Sabah onların sesiyle uyanıp terasınıza çıktığınızda, ikili-üçlü gruplar halinde geçen hipopotamları bu kadar yakından görmek o kadar keyifli ki! Sadece bazen biraz fazla sesli olabiliyorlar, bu beni heyecanlandırdığı kadar başka insanları rahatsız edebilir tabi.

Otelin bir diğer güzel yanı da 2018 yılında yenilenmiş olması. Her şey çok modern yapılmış, odalar gerçekten harika! Tek problem, spanın olduğu yeri renove etmedikleri için orası eski kalmış. Aslında masöz çok başarılı fakat ortam (dışarıda masaj yaptırmanız gerekiyor) her hava şartına uygun olmadığı için keyfini olması gerektiği kadar çıkaramıyorsunuz ne yazık ki. Burası da yenilenecekmiş ama tam olarak ne zaman olacağını şimdilik bilemiyorum.

Odalar

Ben odalara bayıldım! Odaların hepsi tek tip, sadece yeni açılmış Geoffrey Kent Suite 2 odalı ve orada kalırsanız ayrı hizmetlerden faydalanabiliyorsunuz. Tüm odalardan Mara Nehri’ni görebiliyorsunuz. Bu da bahsettiğim gibi hipopotamları görebilmek demek!

Odalar çok geniş ve güzel döşenmiş. Ayrıca kocaman camlar var ve hem nehri hem de nehrin etrafındaki yeşillikleri görebiliyorsunuz. O kadar yeşil ki yanınızdaki odayı görmüyorsunuz bile. Hepsinin kendi terası, tuvaletinde küveti ve ayrıca duşu var. Tek kafama yatmayan şey duşta nedense 3 farklı yerden su akması, aşırı bir su israfı gibi geldi bana.

Tanzanya’da kaldığımız otellerden farklı olarak, burada hem sıcak üfleyen bir klima hem de elektrikli battaniye vardı. Bu sayede diğer kaldığımız yerlere kıyasla üşümediğimizi söyleyebilirim.

Biz Kasım ayında gittiğimiz için (siz bence Kasım ayını tercih etmeyin) çok yağışlıydı. Her akşam belli saatlerde yağmur yağdı. Hem bu yağmurlar hem yeşillikler hem de nehir, beraberinde böcekleri de getiriyor ne yazık ki. Son güne kadar odamızda hiç böcek yoktu. Fakat son gün ne olduysa o kadar çok farklı böcek türü gördük ki yardım çağırdık 🙂

Hizmet

Afrika’daki hizmet anlayışı gerçekten çok gelişmiş. Öncelikle sizi çok büyük bir mutlulukla karşılıyorlar, size içecek bir şeyler ikram ettikten sonra otelin en güzel yerinde, yani Olonana için bu hipopotamların geçtiği nehir manzaralı koltuklar oluyor, otel hakkında bilgiler veriyorlar. Burada ne kadar sorunuz varsa sorabiliyorsunuz. Onun dışında genellikle, odanıza hava karardıktan sonra gidemeyeceğinizi, kahvaltı ve akşam yemeği saatlerini öğreniyorsunuz.

Genellikle çalışanlar çok iyiydi fakat sürpriz yapmak konusunda pek başarılı olmadıklarını söylemem gerekiyor. Babamın doğum günü diye sürpriz hazırlamak istemiştik ancak bir sürpriz ancak bu kadar belli edilebilirdi…

Biz genellikle buradaki hizmeti Tanzanya (özellikle de Sayari Camp) ile karşılaştırdık. Bu yüzden de bazı zamanlarda hizmet konusunda beklentimizin altında kaldı. Eminim ilk buraya gelseydik, çok daha memnun ayrılırdık.

Yemekler

Sanctuary Olonana’da kahvaltılar açık büfe ama yumurtalı bir şey isterseniz hemen yapıyorlar. İlk gün biraz sinek vardı ama ikinci gün onları uzaklaştıracak birkaç şey getirdikleri için rahat rahat kahvaltı yapabildik. Kahvaltıyı Mara Nehri’nin karşısında yapıyorsunuz, gerçekten çok keyifli oluyor.

Biz sadece bir öğle yemeğini otelde yedik, onun dışında hep safarideyken bir şeyler atıştırdık. Safari alanına gitmek uzun sürdüğünden git-gel yapmak istemedik. Yemeklerin tadı gerçekten çok güzel.

Akşam yemeklerinde size başlangıç, ana yemek ve tatlı için seçenekler sunuyorlar. Her akşam için et, balık/tavuk ve vejetaryen seçenekler oluyor. Bazı akşamlar Masai dansları, şarkıları eşliğinde yemek yiyebiliyorsunuz.

Özetle;

Masai Mara tam bir hayvan cenneti ve burada Milli Park’ın biraz dışında birkaç otel var. Sanctuary Olonana yenilenmiş, modern ve kocaman odalarıyla harika bir seçenek. Tüm gün safari yapmanın yorgunluğunu harika bir masajla atabilir, leziz akşam yemekleri ve sonrasında güzel bir içkiyle de günü sonlandırabilirsiniz.

Benim için bu otelin en güzel yanı ise hipopotamlarla iç içe vakit geçirebilmek!

*Sanctuary Olonana hakkında daha detaylı bilgi için sitelerine göz atabilirsiniz.

Instagram: @sanctuaryretreats

İlginizi Çekebilir

Bir Cevap Yazın