İspanya’nın en güneyinde 800 yıla yakın Arapların etkisinde kalarak şekillenmiş, 1492 yılında tekrar Hristiyanların egemenliğine girmiş harika bir doğu-batı sentezi olan Endülüs, buradaki 17 özerk bölgenin en fazla nüfuslu bölgesi. Özellikle 5 şehri ön planda (Malaga, Granada, Cordoba, Sevilla ve Ronda) ama aslında 8 şehirden oluşuyor. Başkenti de Sevilla.
Endülüs, iklimi, mimarisi ve insanları ile bildiğimiz İspanya’dan tamamen farklı. O kadar etkileyici bir bölge ki, ayrıntılı bir seyahati sonuna kadar hak ediyor! Endülüs’ü keyifle gezmek için buraya en az 10 gün ayırmak lazım bence. Özellikle bahsettiğim ön plandaki 5 şehrin her birine iki gün ayırarak harika bir program yapabilirsiniz.
Aslında biz de bu 5 şehre gittik, ama sadece bir haftamız olduğu için biraz koşuşturmalı bir program yapmak zorunda kaldık. Bizim Endülüs rotamız şu şekildeydi:
- 2 gün Granada
- 1 gün Cordoba
- 2 gün Sevilla
- 1 gün Ronda
- 1 gün Malaga
Bölge çember olduğu için seyahatinize istediğiniz şehirden başlayabilirsiniz ama bana sorarsanız Endülüs’e gitmek için en mantıklı seçenek Türk Hava Yolları ile Malaga’ya uçmak. Uçuş detaylarını buradan görebilirsiniz. Ayrıca Malaga’ya direkt uçmak, diğer İspanya şehirlerine gitmekten daha uygun.
Endülüs’te araba kiralamak çok mantıklı bir seçenek. Her şehir arabayla yaklaşık 1-2 saat sürüyor. Tabi varış noktaları arasında da görülmesi gereken muhteşem yerler var.
Mesela, biz Sevilla’dan Ronda’ya giderken Cadiz‘e uğradık. Burada öğle yemeği yedikten sonra yolumuza devam ettik. İyi ki de gitmişiz! Cadiz, Endülüs’ün Portekiz sınırında, okyanus kıyısında yer alan bir şehir. Cadiz dışında, uğrayabileceğiniz bir başka yer de Ronda’nın kuzeyinde yer alan Pueblos Blancos (Beyaz Köyler) isimli köyler. Bu köylerde, her sene bahar yağmurlarından sonra tüm evler beyaza boyanıyor. Bu geleneğin Emevi kültüründen kalma olduğu düşünülüyor. Bütün köyleri görmek için zaman yaratmak zor olsa da Setenil de las Bodegas’ı görmenizi kesinlikle tavsiye ederim. Biz de öyle yaptık.
Otel konusunda da Endülüs’te birçok seçenek var. Her bütçeye uygun bir otel bulmak mümkün. Zaten fiyatlar da İspanya’daki diğer şehirlere göre daha uygun.
Endülüs’e gitmek için en uygun zaman aralığı Mart-Haziran veya Eylül-Kasım arası. Yazın gidilmesini hiç önermiyorum çünkü hava sıcaklığı 50 derecelere kadar çıkıyor! Gezilecek yerlerin tamamının şehir merkezinde olduğunu düşünürsek böyle bir sıcaklıkta seyahatinizin keyifli geçebilmesi çok zor olacaktır. Ayrıca şehirlerin hepsinde belirli dönemlerde festivaller oluyor. Seyahatinizi planlarken onlara göz atmayı da unutmayın.
Bu bölge ile ilgili bir diğer önemli şey de, burada görülmesi gereken birçok muazzam yapı olması. Ancak, biletleri ister kendiniz gezin ister rehber ayarlayın, aylar öncesinden bitiyor. O yüzden, Endülüs’e gitmeye karar verecek olursanız hemen görmek istediğiniz yerler için bilet almanızı tavsiye ederim.
Bu yapılardan en meşhurları da Granada’daki Alhambra, Cordoba’daki La Mezquita ve Sevilla’daki Alcazar Sarayı. Bence, bu yapıları hakkıyla gezmek ve öğrenmek için rehberle gezmek lazım. Ayrıca çok büyük oldukları için, kendiniz gezerken içlerinde kaybolabilirsiniz bile! Hatta Alhambra için tam bir gün ayırmak gerekli diyebilirim. Yine de bunlar arasında beni en çok etkileyen, 856 sütun ve 24 bin metrekarelik alanı ile dünyadaki en büyük cami ve aynı zamanda 3 büyük dinin ibadethanesi olan La Mezquita (Kurtuba Cami) oldu.
Burada aklınızda bulunması gereken başka bir nokta da Siesta saatleri. Genellikle saat 14:00-15:00 civarında başlayıp 17:00-18:00 gibi sona eriyor. Bu süre zarfında da her yer kapalı oluyor. O yüzden günlük programlarınızı siestayı göz önünde bulundurarak yapmayı unutmayın.
Endülüs’te bir yandan etkileyici ve eşsiz bir tarih yolculuğuna çıkarken bir yandan da İspanyol kültürünün sunduğu güzellikleri bulabiliyorsunuz. Gördüğümüz her şehre ilişkin detayların yer aldığı yazılarımız da ilerleyen zamanlarda sitede olacak 🙂
