Ana sayfa Sürdürülebilirlik Hepimizin Gezegeni!

Hepimizin Gezegeni!

yazan Melis Büyükerk

Milyarlarca farklı türde canlı, güneş enerjisi ve minerallerle birlikte, dünyanın sunduğu kaynaklarla ortak bir yaşam sürmeye çalışıyor. Sürdürülebilir bir yaşam için bütün bunlar arasında bir denge olması ve biyoçeşitlilik şart. Ne yazık ki, insanlar olarak biz, bu dengeyi bozmuş durumdayız. Son yıllarda dünya büyük bir nüfus artışı, kentleşme, tüketim derken doğal kaynaklar hızla yok oluyor.

1970’ten 2016’ya kadar geçen süreçte memeli, kuş, çift yaşamlı, sürüngen ve balık popülasyonlarında %68’lik bir azalma görüldüğünü biliyor muydunuz? Ve bu, net bir düşüş göstergelerinden sadece bir tanesi. Ekosistemlerin yok olması, iklim krizleri, ekolojik ayakizinin her geçen yıl daha da artması derken, doğa hızlı bir şekilde çöküyor.

Peki hiç mi geri dönüş yok? Tabi ki var. Fakat, bunun için köklü bir değişiklik lazım ve bu küresel ölçekli bir değişiklik olmalı. Hükümetlerin, şirketlerin ve insanların bugün alacağı kararlar, daha iyi bir geleceğin ilk adımı olacak. Bu yüzden, dünya liderlerinin bir an önce harekete geçmesi lazım.

Peki biz neler yapabiliriz?

Küresel ölçekli bir değişiklik gerekiyor denince genelde tek bir kişinin yaptığı değişiklikler önemli değilmiş gibi algılama eğilimimiz var. Ancak, durum pek de öyle değil. “Ben yapsam ne olacak?” bakış açısından ne kadar hızlı çıkar ve alışkanlıklarımızda değişiklik yapmaya başlarsak, gezegenimize o kadar çok fayda sağlayabiliriz.

Günlük yaşantımızı ekolojik bir hale getirmek çok önemli. Tabi bu bir anda “hadi tüm alışkanlıklarımızı değiştiriyoruz” şeklinde olacak bir şey değil. Herkes kendine uygun bir yerden başlamalı. Eğer nereden ve nasıl başlayacağınızdan emin değilseniz Ekolojik Yaşama Giriş: Nereden Başlamalı? adlı yazımıza göz atabilirsiniz.

Beslenme

Dikkat etmemiz gereken unsurlardan biri et tüketimi. Tüm dünyada et tüketimi oldukça fazla. Bu da endüstrileşmiş tarıma sebep oluyor. Böyle oldukça da ekolojik, sosyal ve etik açıdan etkileri bir yana, bu şekilde beslenmeyi seçenlerin taleplerine karşılık vermek için hem hayvan yemlerinde kimyasallar kullanılıyor. Küresel et tüketiminde 1992-2016 yılları arasındaki %500’lük artış önümüzdeki yıllar için çok endişe verici bir tablo ortaya çıkarıyor.

Özetle şunu söyleyebilirim ki, bitki temelli beslenmeyi hayatımıza ne kadar çok sokabilirsek, o kadar çok fayda sağlarız. Burada bahsettiğim şey herkes et yemeyi bırakmalı değil. En azından endüstrileşmiş tarıma dahil olmayan, çevreye saygılı, sağlığı ön planda tutan bir hayvancılık alternatifini tercih etmek.

Çeşitlilik

Beslenme ile ilgili bir başka önemli konu da çeşitliliği arttırmak. Dünyadaki gıda tüketiminin %75’i, 12 bitki ve 5 hayvan türünden oluşuyor. Biyoçeşitliliği canlandırmak için farklı gıdalar tüketmek önem kazanıyor.

Yerel üreticiler

Yerel üreticileri desteklemek ve her ürünü mevsiminde tüketmek hepimizin bildiği ama bazen pek üzerinde durmadığımız bir nokta. Buna önem göstermeye başlamamız lazım.

Atık yönetimi

Atıklarımızı azaltmalıyız. 1990-2019 arasında atık sektörü sera gazı emisyonlarında yaklaşık %56’lık bir artış gözüküyor. Atıkları azaltmak haliyle tüketimi de azaltmak anlamına geliyor. Evde atık yönetimi yapmak, bilinçli bir tüketici olmak bir hayli önemli. İlk aşamada günlük hayatımızda yapabileceğimiz aklıma gelen birkaç şey: ambalajsız ürünler tercih etmek, plastik kullanımı azaltmak, torba yerine bez çanta kullanmak, kahveyi termosta içmek, pilleri ayrı biriktirmek…

Durum ciddi, bir yerlerden başlamak lazım!

İlginizi Çekebilir

Bir Cevap Yazın