Ana sayfa ÜlkelerFransa Fransız Rivierası – Part I

Fransız Rivierası – Part I

yazan Melis Büyükerk

Fransız Rivierası’ndaki seyahatimiz dolu dolu geçti, her gün ayrı bir yere gittik. Dolayısıyla gün gün anlatmak daha rahat olacak diye düşündüm, bir hafta kaldığımızı göz önünde bulundurursak biraz uzun bir yazı olabilir, baştan uyarıyorum. O yüzden iki ayrı bölümde okuyabilirsiniz.

Hepsini okumak istemeyenler için de en altta bence gidilmesi gereken yerlerden oluşan bir özet hazırladım 🙂

Part-1

Öncelikle belirtmeliyim ki buraya gitmek isterseniz, bizim gibi Ağustos ayında gitmeyin. Çünkü gerçekten her yer çok kalabalık oluyor. Gittiğiniz yerler harika olsa da, kalabalıktan keyfini tam anlamıyla çıkaramıyorsunuz. Ama ne olursa olsun çok keyif aldığım bir seyahat oldu, orası ayrı.

1. gün

İstanbul’dan Nice’e 3 saat süren uçak yolculuğunun sonunda vardık. Arabayı önceden kiralamış olmamıza rağmen alabilmemiz çok uzun sürdü. Çünkü bunun için başka terminale gitmek gerekiyormuş, her ihtimalde sıra bekliyormuşsunuz. Bu yüzden, araba kiralamayı düşünüyorsanız beklemeyi göze alıyorsunuz demektir (ama birkaç farklı yere gitmeyi planladıysanız, arabasız gitmek pek kolay olmayabilir).

Tabi arabayı almak için hepimiz birlikte gitmedik, bazılarımız havaalanı çıkışındaki Joe & the Juice’a gitti. Burada kahve, sandviç gibi ürünlerin yanı sıra, menüden seçebileceğiniz ya da istediğiniz gibi hazırlatabileceğiniz smoothieler bulunuyor. Adını hatırlayamadım şimdi ama ben ananaslı bir tane içtim, çok güzeldi. Pancarlı ve zencefilli içenler de oldu, herkes çok memnun kaldı.

Nihayet arabayı aldıktan sonra Nice’te Airbnb ile tuttuğumuz evimize doğru yola çıktık ama evimizin daha hazır olmadığını öğrendiğimiz için önce yemek yemeye Rue Massena’daki La Pizza Cresci’ye gittik. Pizzalar gerçekten çok lezzetliydi (favorim patlıcanlı), ayrıca tatlılar da çok başarılıydı. 

Yemekten sonra Garibaldi’de biraz dolaştık. Burada dikkatimizi çeken Cosi adındaki dükkan oldu. Burada mum, defter, kupa gibi farklı farklı birçok ürün bulmak mümkün… İçerisini de çok zevkli yapmışlar. Onun dışında bizim çocuklara (Coco ve Sophie) bir şeyler almak için Animalis’e gittik. Onlara da Türkiye’de bulamadığımız birkaç tasma ve ödül maması aldık.

Sonrasında Cresci’ye çok yakın olan Amorino’da dondurma yemeye gittik. Burası minicik bir dükkan, çeşit çeşit organik dondurma var. Dondurmaları külaha çiçek şeklinde koyup veriyorlar.

Bizim tuttuğumuz ev Promenade des Anglais’deydi. Bu yol çok güzel, karşısında plajlar ve yürüyüş yolu var. Ön taraftaki binaların hepsi denize bakıyor zaten. Burada kalmayı düşünüyorsanız tek söyleyebileceğim şey, 50’den önceki numaralara bakmanız. Böylece yürüyerek merkeze gitmeniz daha kolay olacaktır.

İlk akşamımızda son olarak, Nice’in en eski otellerinden biri olan Hotel Negresco’ya gittik. Canlı müzik eşliğinde bir şeyler atıştırıp, içtikten sonra evimize döndük.

2. gün

Sabah uyandıktan sonra Chez Maitre Pierre’de kahvaltıya gittik. Burası bir önceki gün gittiğimiz pizzacının karşısında yer alıyor. Yine çok küçük bir yer. Yemek almadan oturamıyorsunuz (zaten çok az masa var). Genel olarak çalışanların tavrı pek hoş olmasa da yediklerimizin tadı güzeldi.

Kahvaltıdan sonra Monaco’ya doğru yola çıktık. Nice ile Monaco arası arabayla yaklaşık 45 dk sürüyor (dönüşte biraz daha kısa sürdü). Aslında mesafe 13 km civarı ama o kadar çok kırmızı ışık ve trafik oluyor ki gitmek çok uzun sürüyor.

Burada Formula 1 yarışlarının yapıldığı ve markaların bulunduğu yerlere biraz göz attıktan sonra İtalya’ya doğru yola çıktık. 1 saatlik yolculuğumuz sonucunda San Remo’ya geldik. Sınırdan geçtikten sonra en çok ilgimi çeken şey “dog shower point” diye bir şeyin varlığı oldu. Burada insanlar arabalarını önüne çekip, köpeklerini yıkayıp sonra da yollarına devam ediyorlar. Daha önce hiç böyle bir şey ile karşılaşmadığım için bana çok ilginç geldi.

San Remo’da Cumartesi günleri pazar kuruluyormuş, biz kapanışına ancak yetişsek de biraz gezme (ve tabi birkaç şey alma) imkanımız oldu. Sonrasında Byblos Beach’e gittik. Buranın plaj olarak pek bir özelliği yok bence. Duyduğumuza göre restoranı çok güzelmiş ama biz önceden rezervasyon yaptırmadığımız için gidemedik. Eğer orada yemek yiyecekseniz plajına da uğrayabilirsiniz, yoksa gitmeye gerek yok bana sorarsanız.

Sonra Monaco’ya geri döndük. Akşam yemeğini tabi ki her Monte Carlo’ya giden gibi Cafe de Paris’te yedik. Buraya girmek için normalde aşırı sıra oluyor ama bizim şansımıza pek yoktu. Yemekler güzeldi, sonrasında da Casino de Monte Carlo’ya bakarak kahvemizi içtik. Burası fazla turistik bir yer ama biz gitmişken denemek istedik. Yemek sonrası Casino’ya girmeden tabi ki olmazdı. Binanın içi ayrı dışı ayrı muazzam.

Böylece bir günde üç ülke gezmiş olduk; Fransa, Monaco ve İtalya!

3. gün

Bu sefer de kahvaltıyı Boulangerie Blanc’ta yaptık. Kruvasan ve sandviç yedik. Ekmekler gerçekten çok lezzetli! Yine çalışanların çok mükemmel olduğunu söyleyemeyeceğim ama artık üçüncü günde bu bölgedeki hizmet anlayışının bize hitap etmeyeceğini anladık.

Kahvaltıdan sonra Villefranche’a geldik. Burası çok tatlı bir yer. Renkli ama daha çok turuncumsu binalar, dar sokaklar arasında minik dükkanlar var. Biz gittiğimizde antika pazarı vardı (sanırım her gün var gerçi), pazarda çok güzel parçalar gözümüze çarptı.

Oradan çıktıktan sonra ise Rothschild Villa ve Bahçelerine gittik. Burası pembe dış cephesi, dizayn ve koleksiyonları, bahçesi ve bahçede çalan klasik müziğiyle inanılmaz bir yer. Burada ne kadar vakit geçirdiğimizi gerçekten bilmiyorum. 

Sonraki durağımız ise Grand Cap-Ferrat Hotel oldu. Otel harika, ben gerçekten çok beğendim. Ama özellikle havuz kısmı fazla kalabalıktı. Otelin içi ve bahçesi çok keyifli. Yemekler de gayet başarılı. Otel çalışanları çok tatlı ve ilgili. 

Otelden çıktıktan sonra tüm seyahatte en bayıldığım yere geldik: Eze! Burası daracık (gerçekten dar) sokakları, taş binaları ve minik dükkanları ile o kadar etkileyici ki… Artık ne kadar keyifle gezdiysem, burada video çekmek aklıma bile gelmedi (sonra pişman oldum tabi).

Köyün tepesinde kocaman bir alana yayılmış, manzarayı seyredebileceğiniz egzotik bir bahçe var. Burası sabah 9 ile akşam 7 arası açık ve kişi başı 6 euro gibi bir giriş ücreti var. İçeride her türlü succulent ve daha adını bilmediğim bir sürü bitki gördük. Ayrıca gezerken çeşitli heykellerle karşılaştık. O kadar engebeli, merdivenli yollar var ki, buraya çok sıcak havalarda gelmemenizi tavsiye ederim.

Eze’de kalmak isterseniz ve bütçeniz uygunsa Chateau Eza gerçekten çok keyifli bir yer. Ayrıca restoranı inanılmaz başarılı. Zaten burası “small luxury hotels of the world” olarak seçilmiş. Chateau Eza’ya ek olarak, Relais & Chateaux otellerinden biri olan Chateau Chevre d’Or’u da düşünebilirsiniz. Burası da müthiş bir otel! Kalmasanız bile eğer otelleri gezmek ve en azından, nefis bir manzara karşısında kahve içmek hoşunuza gidiyorsa bu ikisine kesin gidin. Chateau Eza’nın restoranına gidecekseniz çok önceden rezervasyon yaptırmayı unutmayın!

Akşam Eze’den Nice’e döndük. Evde biraz dinlendikten sonra balıkçıların olduğu sokakta yer alan La Grand Bleu’de yemeğimizi yedik. Şansa bulduğumuz bu restoranda yemekler gerçekten lezizdi. Özellikle deniz mahsullü spagettisi çok güzeldi. Onun dışında masaya midye, istiridye, karides gibi ne kadar kabuklu canlı varsa geldi. Herkes tüm yemeklerden çok memnun kaldı.

O kadar yediğimiz yetmezmiş gibi sonrasında da dondurmacıya gittik. Bu sefer gittiğimiz dondurmacı: Fenocchio. Burada gerçekten de 100 çeşit dondurma vardı (zeytin, kaktüs, lavanta, vb.).

Fransız Rivierası gerçekten çok keyifli ve görülecek çok farklı yerleri olan bir bölge. Bizim daha görmediğimiz o kadar çok yer kaldı ki! Farklı farklı yerlere gitmeyi planlıyorsanız araba kiralamanız faydalı olacaktır. Ancak otoparklarda yer bulmanın zor ve otoparkların pahalı olduğunu da hesaba katın.

Özet olarak;

Gidilecek yerler:

  • Cosi (Nice’te bir dükkan)
  • Monte Carlo
  • Casino de Monte Carlo
  • San Remo (burada Cumartesi günleri pazar var)
  • Villefranche
  • Rothschild Villa ve Bahçeleri (Saint-Jean-Cap-Ferrat)
  • Eze (hem köy hem de egzotik bahçeler)
  • Nietzche yolu (Eze)
  • Cannes
  • Mougins
  • Saint-Paul-de-Vence
  • Beach Passable
  • Opticien Createur (Nice’te gözlük dükkanı)

Yiyecek:

Otel:

İlginizi Çekebilir