Ana sayfa ÜlkelerRomanya Dracula Hakkında Bilmedikleriniz!

Dracula Hakkında Bilmedikleriniz!

yazan Melis Büyükerk

Bram Stroker’ın gotik romanı “Dracula”nın (1897) dünya üzerindeki vampir konulu literatür ve filmlerin öncüsü olduğunu biliyoruz. Kitabın ana karakteri Kont Dracula, 15. yüzyılda yaşamış Rumen prens Vlad Tepeş’ten (III. Vlad) esinlenmiştir. Vlad Tepeş’i “Kazıklı Voyvoda” olarak da biliyor olabilirsiniz.

Dracula ismi Vlad Tepeş’in babasının (yani II. Vlad) yer aldığı “Order of the Dragon” birliğindeyken ona verilen Vlad “Drakul” yani Ejder Vlad lakabından geliyor. Dracula ise Drakul’un oğlu demek. Her ne kadar o zamanlarda Drakul, ejderha anlamına gelse de günümüzde Rumence’den “şeytan” olarak çevriliyor.

II. Vlad neden önemli?

II. Vlad, aslında Order of the Dragons birliğinin bir parçası olarak Osmanlı’ya karşı Doğu Avrupa’da Hristiyanlığı korumaya yemin etmiş bir hükümdar. Ancak Kazıklı Voyvoda hikayesi, 1442 yılında Transilvanya’dan gelen bir tehdide karşı Eflak’ı korumak için Osmanlılardan yardım istemesiyle başlıyor. Çünkü, istediği askeri yardımı almanın karşılığında haraç ödemeyi kabul eden II. Vlad, aynı zamanda Osmanlı’ya bağlılığını göstermek için oğulları Radu ve III. Vlad’i de Osmanlı’ya rehin olarak vermek zorunda kalıyor. (Eflak prensleri olan Radu ve III. Vlad Tokat’a gönderildiklerinde 7 ve 11 yaşında.)

Eflak Prensleri Tokat’ta

Radu ve III. Vlad Tokat’a rehin tutulmak üzere Tokat’a götürülüyor. Burada geçirdikleri zamana dair farklı kaynaklarda farklı bilgiler olsa da arkeolojik bulgulara bakarak Tokat Kalesi’nde tutulduklarını söyleyebiliyoruz.

Tokat Kalesi inşa edildiği kayalıklar dolayısıyla doğal bir kale özelliğine sahip olmakla birlikte, saldırı ve korunma anlamında da çok avantajlı bir konumda yer alıyor. Ayrıca kalenin içerisinde gizli geçitler olduğuna dair söylentiler var.

Kalenin içinde rehin olarak geçirdiği yıllar boyunca, III. Vlad’in Osmanlılara olan nefreti giderek büyüyor. Ancak kardeşi Radu tam tersine, Osmanlılardan çok etkileniyor ve derebeyi olma yolunda ilerliyor.

2018 yılında çıkan haberlere göre, Tokat Kalesi’nde yapılan kazılarda erzak küpleri, askeri barınak, kent merkezindeki Pervane Hamamı’na inen gizli bir geçit ve iki zindan bulunmuş. Bu zindanlardan birinde III. Vlad’in tutulduğu tahmin ediliyor. Bu alanların genellikle asker barınağı, zindan ve hapishane tarzında kullanıldığı düşünülüyor.

1447 yılında Eflak, Macaristan’ın kışkırtmalarıyla Osmanlı’ya karşı ayaklandı. Bu ayaklanmada II. Vlad ve II. Mircea (III. Vlad’in babası ve abisi) öldürüldü. Babası ve abisinin ölümü, III. Vlad’in Eflak’ın başına geçmesine ön ayak oluyor.

III. Vlad’den Kazıklı Voyvoda’ya

Ayaklanmada babası ve abisini kaybeden III. Vlad, Osmanlı’nın da desteğiyle Eflak yönetimini ele geçirdikten kısa bir süre sonra yine sürgün hayatına geri dönüyor. Bu sefer Macarların kontrolündeki sürgün yıllarından sonra 1456 yılında Belgrad Kuşatması sırasındaki karışıklıktan faydalanıp, yine Osmanlı desteğiyle Eflak’a saldırarak Eflak yönetimini ele geçiriyor. Sonrasında Osmanlı’ya bağlılığını bildiriyor ve aynı yıl içinde Fatih Sultan Mehmet tarafından Eflak ve Boğdan’a Voyvoda olarak atanıyor.

Voyvoda olduktan sonra yıllarca içinde tuttuğu Osmanlı nefreti ortaya çıkmaya başlıyor. 1460-61 yıllarında Fatih Sultan Mehmet Trabzon Seferi‘ndeyken, III. Vlad Sırbistan ve Karadeniz kıyısına doğru gidiyor ve burada 23.884 Türk ve Bulgar’ı öldürüyor. 6 yıllık Voyvodalığı boyunca uzuv kesme, bağırsakların vücuttan çıkarılması, kafa kesme, canlı kaynar suya atma ve lakabını aldığı kazığa oturtma gibi işkencelerle kurbanlarını öldürüyor. Sadece düşmanlarına değil herkese karşı bu tutumda olan III. Vlad, kendi tarafında olanlara da kafasına göre bu tarz işkenceler yapıyor.

Hatta ölümünden sonra bu tür işkencelerden keyif aldığı, kazığa oturttuğu insanların yanında, ölmelerini izlerken, yemek yediği gibi söylentiler de ortaya çıkıyor.

Bütün bunların karşısında, artık saldırıların önünü alamayınca Fatih Sultan Mehmet, III. Vlad’i durdurmak için 90.000 askerini gönderiyor ancak III. Vlad tek gecede 15.000 askeri öldürmeyi başarıyor. Fatih Sultan Mehmet bu sefer kendisi bizzat gelip bu işe son vermek istediğinde ise Eflak’ın başkenti Targovişte’de karşılaştığı manzara hem kendisinin hem de askerlerinin moralini yerle bir ediyor. Çünkü ormanın içinde 20.000 Osmanlı savaş esirini (Osmanlı askerleri, kadınlar ve çocuklar) kazığa geçirilmiş şekilde buluyorlar.

Bunca korkunç manzara ve moral bozukluğuna rağmen Fatih Sultan Mehmet ve askerleri 1462 yılında Targovişte kalesini alarak III. Vlad’i püskürtmeyi başarıyor. Ancak III Vlad, kaçarken kuyuları zehirlemeyi, ekinleri yakmayı, hayvanları öldürmeyi unutmuyor. Hatta hapishanelerdeki mahkumları, bulaşıcı hastalığı olanları serbest bırakıyor. Sonrasında Eflak da Osmanlı’ya bağlanınca, III. Vlad sürgün hayatına bir süre daha devam ediyor.

1476 yılında tekrar Eflak’a dönen III. Vlad, aynı yıl içerisinde Osmanlı ordusuna yenilerek öldürülüyor. Hatta öldüğünü kanıtlamak için kafasını kesip Fatih Sultan Mehmet’e götürüyorlar. Kafasız bedeni ise Bükreş’e yaklaşık bir saat uzaklıktaki Snagov Manastırı’na gömülü. Kafatası ise İstanbul’da bir yerlerde…

İlginizi Çekebilir

3 Yorumlar

Münire 09/02/2020 - 19:51

👍👍Teşekkürler 🤩

Cevapla

Bir Cevap Yazın