Ana sayfa Kültür - Sanat Ne İzlesek? – Öneri Listesi #6

Ne İzlesek? – Öneri Listesi #6

yazan Cansu Sönmez

Havaların güzelleşmesiyle salgın azalır diye umut ediyorduk ki öyle olmadı. Açıkçası güneşli havalarda film-dizi izlemek benim için çok zorlaşıyor. Ancak evde geçen sürede biraz içinde bulunduğumuz atmosferden uzaklaşmak adına kaliteli film-dizi ve Youtube içerikleri izlemek yine iyi seçenekler arasında. Bu nedenle dışarıda kalma süremizin market alışverişinden önce biraz yürüyüşle sınırlı olduğu önümüzdeki yasaklı günler için bir öneri listesi hazırladım. Özellikle bilgilendirici ve bir saati geçmeyen Youtube içeriklerini izlemeyi seven birisi olarak ilk önerilerim Youtube’dan.

Flu Tv

İlker Canikligil’in kurduğu Flu Tv, entelektüel bilgiyi sarkastik bir çatışmayla sunuyor. Bu durum programları pür dikkat izlettiriyor. Hatta bence televizyon dünyasındaki şovmenlerin yapmak istediği hem televizyonda hem Youtube’da denediği ve başaramadığı açığı Flu Tv kapatıyor. Entelektüel Talk Show diyebilir miyiz bilmiyorum ancak İlker Canikligil’in her şey hakkında can alıcı sorular sorabilme, böylelikle konuyu diri tutabilme becerisi inanılmaz. Film, sanat, sağlık, fizik, tarih, felsefe, yemek, para, siyaset vb. konularla ilgili bir çok içeriği Canikligil’in showrunnerlığında uzmanlarından dinleyebileceğiniz harika bir kanal.

Dilozof

Dilozof, doktora öğrencisi olan Pelin Dilara Çolak’ın kurduğu felsefe kanalı. Kanalında felsefe tarihini kronolojik sırasıyla anlattığı bir yayını var. Bunun yanında kitap önerileri, çalışma teknikleri, film önerileri ve sanata dair içerikler de üretiyor. Twitter, Instagram, Youtube ve diğer yeni çıkan bir çok sosyal medyayı anında yakalayan, bu alanları özgündüşünceleri ve yaptığı akademik çalışmalarla buluşturup kendi formatına hızla adapte edebilen ender kişilerden.

Smile and Travel

Bu yazıyı okuduğunuz harika sitenin kurucusu Melis Büyükerk’in seyahat ve kültür yayınları yaptığı sitesine paralel olarak Youtube’da da içerik üreteceğini biliyorsunuz değil mi? Melis düzenli yayın gerçekleştireceği kanalında sergiler ve seyahatlere dair içerikler üretecek. Güncel sergileri takip edip sanatçılarla sohbetler gerçekleştirecek. Ülkemizde güncel sergileri kar amacı gütmeden takip ederek anlatan fazla kuruluş yok,  Smile and Travel bu açığı kapatacak. İlk içerik yayınlandı bile, izlemenizi tavsiye ederim.

Evet, şimdi dizi-film önerilerine geçebiliriz:

Altered Carbon

Laeta Kalogridis tarafından gerçekleştirilen ve İngiliz yazar Richard K. Morgan’ın 2002 tarihli romanından uyarlanan 2018 yapımı Amerikan cyberpunk dizisidir. Bu diziyi pandeminin başında izleyip çok etkilenmiştim. Bana tam da Elon Musk’ın “Neuralink” projesinin bir simülasyonu gibi geldi. Belirsiz bir gelecekte insanlar bedenlerini seçip, bilinçlerini aktarabiliyorlar ancak keskin hiyerarşi, keskin sınıf farkı yaratıyor. Yapım, zenginlerin kontrolünde olan ölümsüzlüğün yarattığı yıkıma dair sorgulamalara kapı açıyor.

Dizinin bir de 2020 yapımı anime versiyonu var Altered Carbon: Resleeved. Animesine de göz atmakta fayda var.

Biohackers

Yönetmenliğini Christian Ditter ve Tim Trachte’nın yaptığı 2020 yapımı Alman tekno-gerilim-dram dizisi. Dizi çok akıcı ve gerilim sahneleri başarılı. Ben bir oturuşta bitirdim ve sevdim. Ama sıkı bir bilim kurgu sevdalısıysanız ve mantık hatalarına alerjiniz varsa uyarıyorum, izlemeyin. Benim sevme nedenim gen terapisi ve etik üzerine sıkıcı olmadan yüksek tempolu bir seyir sunması oldu. Ayrıca dizinin Almanya’da öğrencilik hayatını da ucundan gösteriyor olması çok keyifliydi. Almanya’nın en önemli tıp okullarından birine kabul edilen  Mia Akerlund’ın yasa dışı genetik deneyleri açığa çıkartmak için giriştiği macerayı izlemenizi tavsiye ederim. 

The Marvelous Mrs. Maisel

Amy Sherman Palladino’nun geliştirdiği ve Rachel Brosnahan’ın başrolünde oynadığı Amerikalı dönem komedi-drama televizyon dizisidir. Yine pandeminin başında keşfettiğim ve çok eğlenerek izlediğim her sahnesinin övülmesi gerektiğini düşündüğüm bir yapım. Kıyafetler, oyunculuklar ve müzikler hepsi uyum içinde bir şölen sunuyor. Kadınların toplumdaki varlık mücadelesine dair güzel göndermeleri  ve baş karakterimiz Midge’in 1960’lı yılların New York’unda erkek egemen stand-up dünyasına etkili, cesur girişini akıcı bir şekilde izleten, böyle düşünülmüş yapımlar her zaman çıkmıyor. İzleme listenize mutlaka ekleyin derim.

Arrival

Denis Villeneuve’nun yönettiği ve senaryosu yazar Ted Chiang’in Story of Your Life adlı kısa hikayesinden Eric Heisserer tarafından uyarlanan 2016 yapımı Amerikan bilim kurgu-dram filmidir. Film diğer uzaylı klişelerinin odağındaki savaş-aksiyon sahnelerinden ziyade iletişime odaklanmış. Filmde dil bilimci baş karakterimizin Uzay’dan gelen bu varlıklara kendi dilini öğretmesi ve onların dilini öğrenmesiyle zamanı algılama biçiminin değişmesi sürecini izliyoruz. Filmin ana fikrinin temeli Sapir-Whorf hipotezine dayanıyor. Bu teze göre; “Konuştuğunuz dilin yapısına göre karakteriniz ve dünya görüşünüz de şekillenir.” Yani kulağa sert gelen bir dil konuşurken sinirli hissedebilirsiniz. Uzaylıların yazı karakterlerinden zamanın döngüselliğine dair ipuçlarını baştan veren Arrival, dilin sadece düşünce yapısını değil zaman algısını da değiştirebilecek güçte olduğunu anlatan bir kurgu sunuyor.

İlginizi Çekebilir

Bir Cevap Yazın