Ana sayfa İyi Yaşam Canlı Yayın Serisi #5 – Tutku Uyarağalar

Canlı Yayın Serisi #5 – Tutku Uyarağalar

yazan Melis Büyükerk

Tutku Uyarağalar ile yeni normal dönem, duygu kontrolü, online terapinin avantajları ve dezavantajları, sinematerapi gibi konular üzerine sohbet ettik. İzlemek isterseniz videoya buradan ulaşabilirsiniz.

Peki neler konuştuk?

Yeni normal dönem

İçinde “normal” kelimesi olsa da, yeni normal hepimiz için çok farklı bir dönem aslında. Hatta Tutku’ya göre, pandeminin ilk başlarında yaşadığımız belirsizlikten pek bir farkı yok. Nasıl pandemi başlangıcında bazıları çok üretken olup, bazıları kendini ekmek yapmaya kaptırırken, diğerleri hiçbir şey yapmadan oturmayı tercih ettiyse, yeni normalde de bazıları dışarıya çıkıp bir şey yokmuş gibi rahat davranırken, diğerleri evlerinden çıkmıyor.

Evde kalmayı tercih edenler arasında genellikle, dışarı çıkanlara karşı öfke ve bununla birlikte durumun düzelmeyeceğine dair bir kaygı oluşuyor. Bu durumun da çok normal olduğunu belirten Tutku, kendimize karşı biraz daha şefkatli olmamız gerektiğini, ancak öfke ve kaygımız kontrol edemediğimiz bir seviyeye çıkarsa danışmanlık almamızın bu duygularla başa çıkmamızı daha kolaylaştıracağını söyledi.

Bu gönderiyi Instagram’da gör

🌿

Klinik Psk. Tutku Uyarağalar (@psikologtutkuuyaragalar)’in paylaştığı bir gönderi ()

Bu öfke ve kaygı hissi, maske takmayanlar arasına girildiğinde de oluşabiliyor. Hatta bir ileri seviyede bu durum, toplum baskısına dönüşebiliyor. Yeterli bilgiye sahip olmadığımız için maske takmanın fiziksel sağlığa etkileri üzerinde konuşmadık ama pozitif etkilerinin hepimiz farkındayız. Bu yüzden Tutku’ya maske takılmamasını nasıl değerlendirdiğini sordum. Araştırmalara göre insanlar, mimiklerini gösterememek, hasta görünmekten ve normalleşmekten korkmak gibi sebeplerden maske takmak istemiyor. Kendimi düşündüğümde maske takmak konusunda beni en çok zorlayan şey, sıcak havalarda nefes alamamak diyebilirim. Bu yüzden, maske takmamak ile ilgili başta gelen sebeplerin zayıflık ya da korkaklık olarak nitelendirilmekten çekinmek olması beni şaşırttı.

Belirsizlikler bizi her zaman korkutmuştur. Burada mutlaka hatırlamamız gereken şey, bunların geçici olduğu.

Dışarı çıkmayı tercih etmeyen ama çıkmak zorunda olanlar da var. Böyle bir durumla karşı karşıya kalınırsa Tutku’nun önerisi, bilinmeyenleri en aza indirmek. Bu da, gitmek zorunda olduğumuz yerde ne gibi önlemler alınmış, oraya gelen insanlar kim, bu insanlar oraya nasıl geliyor gibi bilgilerden ulaşabildiğimiz kadarına ulaşmak anlamına geliyor. Her zaman her türlü bilgiye ulaşamayabiliyoruz maalesef ama ne kadar çok şey bilirsek, kendimizi o kadar kontrolde hissediyoruz. Tutku, kontrol edemediğimiz durumlara karşı kaygı duymamızın çok normal olduğunu birçok kez vurguladı, ben de bir kez daha belirtmek istiyorum.

Bu gönderiyi Instagram’da gör

İnsanın Anlam Arayışı- Viktor Emil Frankl 🌿

Klinik Psk. Tutku Uyarağalar (@psikologtutkuuyaragalar)’in paylaştığı bir gönderi ()

Online terapi

Online terapi benim hep çok merak ettiğim bir konuydu. Covid-19 ile birlikte yüz yüze görüşmek mümkün olmayınca, danışanlarıyla online olarak görüşmek zorunda kalan Tutku’ya bunun ne kadar etkili olduğunu ve fiziksel olarak bir arada olmakla arasında ne gibi farkları olduğunu sordum.

Öncelikle yüz yüze görüşülen oda, dekorasyonu, sessizliği gibi farklı özellikleriyle, zamanla danışanlar için güvenli bir yer haline geliyormuş. Hiçbir şeyden çekinmeden, rahatça akıllarındaki her şeyi söyleyebildikleri bir yer oluyormuş. Araya telefon, bilgisayar gibi başka bir şey sokunca bu güveni yaratmak daha zorlaşabiliyormuş. Aynı zamanda, evden bir seans yapıldığında, kim duyacak endişesi bazen terapinin amacının önüne geçebiliyormuş.

Dolayısıyla Tutku, şu dönemde online terapi yapmak zorunda kalsa ve online terapiyle çok yardım sağlanabildiğine inansa da, yüz yüze görüşmeyi tercih ediyormuş. Bana sorarsanız bu çok anlaşılabilir bir durum. İki taraf için de her zaman şartlar uygun olmayabilir. Ancak belirli bir odada, kendilerinin kontrol edebildiği şartlarda konuşmak, hem psikolog hem de danışan için daha faydalı olacaktır diye düşünüyorum.

Sinematerapi

Sohbet ederken, sanatla terapinin ilişkisini, bu tarz terapi yöntemlerinin mümkün olduğunu da konuştuk.

Bu gönderiyi Instagram’da gör

Sinematerapi nedir?💭 Bugün benim için hayatta en sevdiğim, üzerine konuşmaktan asla bıkmadığım iki şey olan sinema ve psikolojiyi birleştiren bir terapi ekolünden bahsedeceğim. 💭 Sinema, tıpkı psikoloji gibi insan davranışlarını, duygularını ve düşüncelerini merkeze alır. Bu iki kavram birbiriyle ilgisiz gibi gözükse de aslında büyük bir ortaklığa sahiptir: metaforlar. Filmler kimi zaman insanlara içgörü kazandırmada kimi zaman ise karakterle özdeşleşme yoluyla kişilere fayda sağlayabilir. 💭 Bir filmin sadece psikolojik bir eser olmasına çok da gerek yoktur aslında, çünkü içinde karakter bulunan her film-ki filmlerin yüzde 99unu bu kategoriye koyabiliyoruz sanırım- kişinin içgörü oluşturmasına, karakterin benzer sorunlarla nasıl baş edip/edemediğine bakarak işlevli yollar keşfetmesine olanak sağlar.💭 #sinematerapi #sinemaiyilestirir #psikoloji #psychology #terapi #klinikpsikoloji #therapy #cinematherapy #clinicalpsychology

Klinik Psk. Tutku Uyarağalar (@psikologtutkuuyaragalar)’in paylaştığı bir gönderi ()

Tutku sinemaya çok düşkün olduğu için araştırdığı bir konu olan sinematerapiden bahsetti. Sinematerapi, terapistin danışanına uygun seçtiği filmlerdeki karakterlerle danışanın kendini özdeşleştirmesi şeklinde oluyormuş. Araştırdığım kadarıyla, tek başına bir tedavi yerine geçmese de, yardımcı bir rol oynadığı söyleniyor. Tutku, hem sinema hem de psikoloji ile iç içe olduğu için bu konuyla ilgili detaylı bir yazı hazırlayacak. Ben de heyecanla bekliyorum.

Bu konular ile ilgili daha fazla bilgi edinmek isterseniz, Tutku’nun tüm yazılarına buradan ulaşabilirsiniz.

İlginizi Çekebilir

Bir Cevap Yazın