Ana sayfa Kültür - Sanat Bilinmezlikler ve Yeşil Üzerine Kurulu Bir Gelecek

Bilinmezlikler ve Yeşil Üzerine Kurulu Bir Gelecek

yazan Derin Tekin

Mart ayının ortasında pandemi ilan edilen Covid-19 ile tüm dünya dijital platformlarda vakit geçirmeye ve sosyalliğini yaşamaya başladı. Salgın öncesine göre dijitale yönelimin çok daha yüksek oranlarda seyrettiği günümüz dünyasında, adapte olmak hepimizin ve tüm iş dünyasının zorunluluğu haline geldi.

Salgının öngörüldüğüne dair hepimiz birçok içerikle karşılaşıyoruz. Bill Gates’in 2015’teki konuşması, Explained (2018) dizisinin The Next Pandemic bölümü, Simpsons bölümleri derken, aslında tüm öngörülerin söylediği, yaşadığımız dönemde bir salgın olmasının ne kadar muhtemel olduğu ve buna hazır olmadığımız idi. Tahminlerin korkutucu bir şekilde doğru çıkması da aslında tüm dünyada panik havasının oluşması için yeterli oldu. 

2019’un sonundan itibaren dünyanın yaşadığı afetleri düşününce, birçok insan şimdiden 2020’den ümidini kesip 2021’i beklemeye başladı bile. Depremler, yangınlar, çekirge istilası ve sonrasında da pandemi ile devam eden gündemlerimizi düşününce, aslından dünya üzerinden ne kadar güçsüz olduğumuzla yüzleştik. İnsanlık kendini merkeze koymuş olsa da, aslında tüm bu olanlar, bizden bağımsız işleyen bir yapının hatırlatması, dünyayı kontrol edemeyeceğimizin bir göstergesi oldu. Kimisi bu yüzleşmeyi “doğanın intikamı” olarak adlandırıyor. Neden olmasın?

Sanayi Devrimi’yle (1910) başlayan tüketime dayalı bir işleyişi sürdürüyoruz. 2.Dünya Savaşı’ndan (1944) itibaren ise çevreye verdiğimiz zarar, dünyanın artık hızımıza yetişemediği ve kendini yenileyemediği bir dereceye ulaştı. Peki bunu önlemek için neler yapıyoruz? Geri dönüşümü teşvik ediyoruz ve çevre örgütlerinin yönlendirmeleriyle daha az tüketmeye çalışıyoruz. Salgının etkisiyle hava ve su kirliliklerinin azalmasının sevindirici haberlerini her taraftan alıyoruz. Ancak bunlar yeterli mi? Yapmamız gereken en önemli şeylerden biri, yaşayış tarzımızda değişikliklere gitmek. Evet, alışkanlıkları kırmak çok zor ama başlangıç için, bir şey almadan önce “buna ihtiyacım var mı?” diye kendimize sorabilir ve yaptıklarımızı -yaşayışımızı- sorgulayabiliriz. Eğer bir şeyleri değiştirmezsek dünyanın ömründen kısmaya devam edeceğiz… 

Müzik endüstrisinin ve turnelerin karbon salınımı ile dünyaya verdiği zararın bilincinde olan ve bir farkındalık ile değişim yaratmaya çalışan, müzik endüstrisinin en büyük isimlerinden umut dolu 2 örnek ile devam etmek istiyorum.

Dünyaca ünlü İngiltereli grup Coldplay geçtiğimiz aylarda çevresel fayda sağlayan konserler sunana kadar turneye çıkmama kararı almıştı. Son çıkardıkları “Everyday Life” albümlerini desteklemek için karbon-nötr konserler düzenleme üzerine çalışmaya başladılar. Bir sonraki turnelerinin çevresel anlamda en iyi tur versiyonu olmasını hedefliyorlar. Bugüne kadar birçok büyük turne gerçekleştirdiklerini de hesaba katarak, doğaya verdikleri zararı ve doğa ile olan tüketmeye dayalı dengeyi bir şekilde değiştirmek istiyorlar.

Fotoğraf: Chelsea Lauren, 2017, iHeart Radio Festival

Coldplay’in duyurusunun ardından, bir adım da yine İngiltereli Massive Attack’ten geldi. Dünyayı kurtarmak için bir şeylerin değişmesi gerektiğinin taraftarı olan grup, iklim krizi ile ilgili yayınlanan her raporun çok ciddi sorunların habercisi olduğunu ve kolektif bir hareket ile sistemde bir değişikliğin yapılması ile anlamlı bir fark yaratılacağını savunuyor. Grupların turne döngülerinin karbon ayak izlerini hesaplayacak ve müzik endüstrisinin iklim üzerinde yaptığı etkiyi araştıracak, University of Manchester ile beraber, yeni bir komisyonun kurulduğu duyurmuşlardı. Değerlendirmeleri içinde, turnelerin tamamen sona erdirilmesinin bile bir seçenek olduğunu vurgulamışlardı. Ek olarak, Massive Attack’in karbon emisyonunu azaltmak için Avrupa’daki turne ulaşımını demiryolu ile sağladığını da belirtmiş olalım.

Bunlar aslında sadece birer başlangıç. Billie Ellish’in iklim krizine dikkat çekmek için yaptığı motive edici iletişimler, The 1975 grubunun karbon dengesine değinerek ağaç dikimini teşvik etmesi, birçok büyük uluslararası müzik festivalinin yeşil hedefler doğrultusunda attığı adımlar gibi birçok örnek mevcut. 

Pandemiyi, yeşile doğru atılan adımları ve dijitalin evrileceği noktaları da hayal ederek, müziğin nereye doğru evrildiğini hep beraber göreceğiz. Belki de AI ve VR teknolojilerin günlük yaşamdaki varlığı hiç de uzağımızda değildir… 

Günümüz tartışmalarından biri, bildiğimiz gibi tüm bildiğimiz fiziksel deneyimlerin online platformlara taşınması konusu. Dijital deneyimlerin artacağı tartışmasız doğru ancak fiziksel temasın önemini de hatırlamak gerek diye düşünüyoruz. İnsan, yapısı gereği sosyal bir canlı olduğundan, her ne kadar dijitalde varlığını arttırsa da, paylaşmanın yeri bir ayrı, sizce de öyle değil mi? Dijitalin temeli bile aslında birbirimizle paylaşıma dayalı. Buradan yola çıkarak, aslında fizikselliği, sosyalliği, kısaca birlikteliği aradığımız ve canlı performansların ve atmosferlerin kıymetini çok daha fazla anladığımız bir dönemdeyiz. Belki, yaşadığımız bu dönem, tüm deneyimlerimizi hayal bile edemeyeceğimiz şekilde dönüştürecek.

Her ne kadar korkutucu ve düşündürücü bir dönemden geçiyor olsak da, geleceğimizi şekillendiren bir zaman yaşıyoruz. Oldukça heyecanlı bir bilinmezlik bizi bekliyor. Umarız siz de bizim gibi hissediyorsunuzdur. Yeni deneyimlere doğru, pozitif bakış açınızı her daim korumanız dileğiyle! 

Eğer siz de karbon ayak izinizi ölçüp, bununla ilgili bir aksiyon almak isterseniz, Karbonsuz Uçuş‘a göz atabilirsiniz. Site, uçak ile yaptığınız yolculukların karbon ayak izini ölçüyor ve kaç ağaca eş olduğunu hesaplıyor. Sonrasında dernek seçenekleri sunuyor ve istediğinize bağış yaparak ağaç dikebiliyorsunuz.

Bu yazıda bahsettiğimiz konular ile ilgili daha detaylı bilgi isteyenler için önerilerimizi aşağıda paylaşıyoruz:

İlginizi Çekebilir

1 comment

Münire 20/04/2020 - 21:03

İngiliz müzisyenlerin duyarlılığına hayran kalmamak mümkün değil🙏👏👏👏
Teşekkürler Derin Tekin 👏👏

Cevapla

Bir Cevap Yazın