Son 3 aydır hayatımıza eklenen yeni parçaların başında kuşkusuz maske geliyor. Uzmanların da yönlendirmesiyle market alışverişinden, sokakta yürüyeceğimiz 10-15 dakikaya her alanda ve ortamda maske kullanma ihtiyacı duyuyoruz, bu şekilde kendimizi daha güvende hissediyoruz.
Maske, herkesin kendini korumak amacıyla takmayı kabul ettiği veya gönüllü olduğu bir önlem değil. Şaşırtıcı bir biçimde, geçtiğimiz haftalarda, Amerika Birleşik Devletleri’nde maske takmamak için bazı protestolar dahi yapıldı. Peki, bu maskelerin nasıl bir anlamı var da insanlar onları kullanmamak için protestolar düzenleyebiliyorlar?
Öncelikle yapılan araştırmalara göre, maske takanlar, kendilerinin dışarıdan zayıf görüneceğine, korkak olarak nitelendirileceklerine dair derin bir korku duyabiliyor. Bunun neticesinde de maske takmaktan kaçınma yoluna gidebiliyorlar. Diğer nedenlerden biri, maskelerin duyguları ifade etmede kısıtlayıcı bir görev üstleniyor olması. Özellikle “mutluluk” ve “tiksinme” gibi duyguları yüzümüzün ağız bölgesinden ifade ettiğimiz düşünülünce, maske kullanımıyla kişiler kendilerini duygularını ifade etmede yetersiz görebiliyor. Bu yüzden de maske kullanmayı istemeyebiliyor.
Yapılan çalışmalarda, maske kullanmaktan kaçınmanın en büyük nedenlerinden biri olarak bunu “normalleştirmekten korkmak” gösterilmiş. Maske, günlük hayatımızda sık karşılaştığımız bir parça olmadığı için şu günler aslında hepimiz için çok yeni ve alışılmadık. Dolayısıyla, çoğu insan maske kullanmaya alışırsa veya bunu normalleştirirse bir daha bu süreçten çıkamayacağını düşünüyor. Bu nedenle de maske kullanımını görmezden geliyor ve tercih etmiyor.
Bunların hepsi oldukça anlaşılır sebepler, zira maske kullanımı bizler için de kısmen yeni ve beklenmedik bir değişim haline geldi. Bu nedenle, bu konuda hissedilenlerin hepsi oldukça normal şeklinde nitelendirilebilir. Belki burada önemli olan şey, bu maskelerin asıl işlevini ve geçici olduklarını hatırlamaktır.
Sağlıklı günler dilerim!
