Ana sayfa Kültür - Sanat 16. İstanbul Bienali: Yedinci Kıta

16. İstanbul Bienali: Yedinci Kıta

yazan Melis Büyükerk

Bienal 10 Kasım’a kadar Pera Müzesi, Mimar Sinan Resim ve Heykel Müzesi ve Büyükada’da devam ediyor.

Yedinci Kıta

Bu seneki bienalin küratörü Nicolas Bourriaud, antropolojik ve arkeolojik bir sanattan bahsediyor. Bunun altında yatan sebep de dünyanın kaotik bir yer olması. Bu durumun da sadece antropolojik bir sanat yoluyla anlatılabileceğini savunuyor. Ekolojik sorunlar karşısında çağdaş sanat ve sanatçının tutumunun nasıl olması gerektiğini değerlendiriyor.

Yedinci kıta aslında bu çağın en çarpıcı yeri olarak karşımıza çıkıyor. Plastik atık yığınları ve çöplerin birleşiminden oluşan bu kıta Pasifik Okyanusu ortasında yüzüyor. Büyüklüğü de 3.4 milyon km2 genişliğine ve 7 milyon ton ağırlığa erişmiş, büyümeye de devam ediyor. İnsan faaliyet ve etkilerinin ultra düzeyde olduğu bu dönemde yedinci kıta, insanla alakası olmayan kıta gibi bir oluşumun bile insanlar tarafından yaratılmaya başladığını kanıtlıyor.

Bienal Mekanları ve Detayları

Bienal, Pera Müzesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Resim ve Heykel Müzesi ile Büyükada’da 10 Kasım 2019’a kadar görülebilir.

Pazartesi günleri hariç her gün 10:00-18:00 arasında ziyaret edebilirsiniz. Pera Müzesi için aşağı yukarı 2 saat, Mimar Sinan için ise yaklaşık 3 saat ayırmanızı öneririm (özellikle de video enstalasyonlarını izlemek isterseniz).

Pera Müzesi ise haftaiçi 19:00’a, Cuma günleri 22:00’a kadar, Pazar günleri ise 12:00-18:00 arasında açık.

Bienali gezmek ücretsiz fakat rehberli turla gezmek isterseniz;

  • Tek mekan – Tam: 40 TL / Öğrenci: 15 TL
  • Tek mekan (en az 20 kişilik grup) – Tam: kişi başı 30 TL / Öğrenci: kişi başı 10 TL
  • İki mekan (Büyükada hariç) – Tam: 75 TL / Öğrenci: 25 TL
  • Tüm mekanlar – Tam: 110 TL / Öğrenci: 40 TL

Sanatçılar ve Eserler

Pera Müzesi ve MSGSÜ İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’ni gezme fırsatım oldu, buralarda yer alan bazı sanatçı ve eserler hakkında kısaca bilgi vermek gerekirse:

Pera Müzesi

Norman Daly

Çalışmalarına 1940-50’li yıllarda mermer oymacılığıyla başlayan Daly, İstanbul Bienali’nde hayali Lluros Medeniyeti ile karşımıza çıkıyor. Tamamen kurmaca olan bu medeniyet üzerinde Daly, yaklaşık 40 yıl kadar çalışmış. Arkeolojik kalıntılara metinler oluşmuş, tüm dönemlerine ilişkin bilgiler yaratmış, bütün bunları kendisi kurgulamış. Bienalde gördüğünüz tüm eserler ise Lluros’un müzesi niteliğinde.

Anzo

1968 yılında teknolojik dünyanın huzursuzluk yarattığına konusunu işlemiş ancak 90’lı yıllarda bu konu üzerinde durulmaya başlanmış. Teknolojiyle birlikte insanın kimliksizleştiğini ileri süren sanatçı teknolojik gelişmelerin insanları yok saymasını bu seri ile göstermiş.

Evru

Katalan bir sanatçı olan Evru, kendi kişisel mitolojisi üzerinde çalışıyor. Zihinsel devleti ile bir paralel evren kuruyor. Bu devlete ilişkin her şeyi oluşturuyor ve yarattığı devletin bir vatandaşı olarak karşımıza çıkıyor. Psikolojik problemleri olduğu gerekçesiyle hastaneye kapatılmasına rağmen çalışmalarına orada da devam ediyor.

Charles Avery

Bienalde en ilgi çekici eserlerden bir tanesi de Avery’nin yarattığı kurmaca adanın Balık Pazarı.

Glauco Rodrigues

Brezilyalı sanatçı, 1964 askeri darbesinin ardından tam da ülke içerisindeki toplumsal çalkantılar zamanında doğmuş. Dünya Görüşü isimli eseri beyazların iktidarına yönelik bir eleştiri olarak da yorumlanabilir.

Melvin Moti

Rus Kozmistlerinden hareket eden Hollandalı sanatçı, evrende yaşanan 11 Eylül gibi farklı olaylar ile eserler üretiyor. Nasa’dan aldığı video ve fotoğrafları da kullanarak, bilimsel gerçeklikleri referans alıyor.

Simon Starling

Ekolojik sorunlarla ünlü eserleri bir araya getiren Starling, Moore’un heykeliyle Kanada’da yaygın bir problem olan zebra midyelerini bir arada işliyor.

Ernst Haeckel

Haeckel kök hücre kavramı üzerinde duran bir sanatçı. En önemli eserlerinden biri hayvanların, deniz yaratıklarının ve mikroorganizmaların ayrıntılı renkli çizimlerini yaptığı Doğadaki Sanat Biçimleri kitabı. Bu kitabın özelliği, Haeckel, bilimsel dayanağı olmayan hiçbir canlıyı kitabına dahil etmemiş.

Piotr Uklański

Uklanski oryantalizm kavramı üzerine yoğunlaşmış. Bienalde karşımıza kadife üzerine farklı etnik gruplara Osmanlı kıyafetleri giydirmesi ile çıkıyor. Batının doğuyu farklı, ötekileştirmesini islamafobi ile birlikte tiye alarak işliyor. 

MSGSÜ İstanbul Resim ve Heykel Müzesi

Rebecca Belmore

Kanadalı sanatçı karşımıza Su Kütlesi isimli eseriyle çıkıyor. Bu eseri, alüminyum dökümden brandayla kaplı bir kano. Ontario’da kaybolan ve sonrasında nehirde boğularak yaşamlarını kaybettikleri anlaşılan çocukların ölümlerinin bastırılmasına da bir eleştiri niteliği taşıyor.

Deniz Aktaş

Diyarbakırlı sanatçı eserlerinde insan etkisi ve ıssızlık konularını işliyor. Kentsel çürüme, çevresel çöküş, yerinden olan veya göç eden insanlar ve hem kentlerin hem de doğanın dönüşümü konuları üzerinde duruyor.

Feral Atlas Collective

Antroposen çağının tanımını yapan Feral Atlas Collective, Stanford Üniversitesi’nin 2020 yılında online olarak yayınlayacakları bir proje aslında. Burada endüstri ve insan müdahalesiyle ortaya çıkmış vahşi yaşam formlarını gözlemleme imkanı bulabilirsiniz.

Suzanne Treister

Kurgusal personalar yaratan sanatçı bienalde karşımıza Bahçıvan HFT, algoritmalar üstünden yüksek frekanslı işlemler (HFT) yapan bir borsacı ve “tekno-şaman” olan Hillel Fischer Traumberg’in eserlerinden bir derleme ile çıkıyor. Bu kurgusal karakter bir taraftan algıyı değiştiren ilaçlar ve bitkilerle deneyler yaparken, bir taraftan da bitkilerin hayatı, şamanizm, numeroloji ve sermayeye yüksek frekanslı işlemlerle yön verenler arasında bağlantılar kuruyor. 

Agnieszka Kurant

Soyut, kurgusal eserler üzerinde çalışan sanatçı görünmezin ekonomisi, bilinmeyenin bilgisi ve bilginin bilinmeyeni konularına yoğunlaşıyor. Bienalde karşılaştığımız eserlerinden bir tanesi Reddit’te yaptığı sosyal deney sonucunda ortaya çıkmış.

Elmas Deniz

Elmas Deniz, antroposeni su üzerinden değerlendiriyor. Akışını veya yatağını kaybetmiş akarsular üzerinden İstanbul’un sürdürülebilirliğini sorguluyor.

Pakui Hardware

Pakui Hardware bilimle sanatı birleştiriyor. Bedeni modifiye etmek, bazı canlılardaki kendini yenileyebilme özelliklerini insana taşımak üzerinde durduğu konulardan.

Simon Fujiwara

Japon asıllı mimar, sermayenin mekanlar üzerindeki etkilerine yoğunlaşmış. Sığındığımız, kaçtığımız, eğlenmek için gittiğimiz yerlerin altında yatan kapitalist gerçeklikleri eleştiriyor. Bienalde her birinin içerisinde kapitalist bir gerçeklik saklı eserleri görebilirsiniz.

Ambera Wellman

Kadını temsilini eleştiren sanatçı, bunu yıkan eserleriyle karşımıza çıkıyor. Kadın bedenini farklı canlı formlarıyla bir araya getiren ve tüm temsil formlarıyla iç içe geçiren eserleri var.

Turiya Magadlela

Kullandığı kumaşlarla tanınan sanatçıyı daha önce hapishane kumaşlarıyla yaptığı çalışmadan hatırlayabilirsiniz. Bienalde külotlu çoraplardan oluşan mağarasıyla karşımıza çıkıyor. Külotlu çoraplar, bir kadın olarak yaşadığı tüm taciz ve acıların bir ifadesi. Buna ilişkin tüm dikim süreci İstanbul’da gerçekleşmiş.

Müge Yılmaz

İnsan sonrası gelecek hakkında tahminler yapan sanatçı, on bin yıl sonrası için insanın melez bir forma sahip olacağını düşünüyor. Ayrıca, su kıtlığının sanatı şekillendireceğini, su için ritüeller düzenlenen bir matem olarak izleyicilere sunuyor.

Jared Madere

İşitsel kaos, görsel anarşi anlayışını benimseyen sanatçı, kendi kurguladığı alternatif gerçeklikler yaratıyor. Kullandığı malzemeler, seri üretimin ucuz malzemeleri.

Ylva snöfrid

İsveçli sanatçının bienalde karşımıza çıkan eseri üç bölümlü: Distopya, Heterotopya, Ütopya. Burada, aynı tabloların farklı şekillerini görüyoruz.

Radcliffe Bailey

Sanatçı, Avrupalıların köleleştirdiği Afrikalıları Batı’ya götürmek için bindirdikleri gemilere gönderme yapıyor. Eserlerinde yolculuk ve göç temalarını sıklıkla görebilirsiniz.

Instagram: @istanbulbienali

İlginizi Çekebilir

Bir Cevap Yazın